Avrupa Parlamentosu’nun AB Politika Yapımındaki Rolü Ve Önemi


Avrupa Parlamentosu ve Siyasal Gruplar Avrupa Parlamentosu her ne kadar Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’ndan gelse de gerçek anlamda Parlamento, üç topluluğun Parlamenter Meclisi’ne dayanmaktadır. Bu isim ilk olarak 1962 yılında dile getirilmiştir. Avrupa Parlamentosu, ulus-üstü bir yapıda kurumsal gelişiminin iyi bir örneğidir. AB üye sayısının değişimi, diğer AB kurumlarının değişimi, dış dünya koşullarının değişimi, evrensel kavramlardaki değişiklikler ve birçok faktör, Parlamentoyu da değişime ve yeniliklere yöneltmiştir. Avrupa Parlamentosu’nun ilk seçimleri 7-10 Haziran 1979 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Bu seçimlerle birlikte, atanmışların parlamentosundan seçilmişlerin parlamentosuna geçilmiştir. İlk seçimlerden itibaren üye sayısı artış göstermiştir. 2004 seçimlerinde Parlamentonun üye sayısı 700’den 732’ye çıkarılmıştır. 2007 yılında geçici olarak 785’e yükselse de 2009 yılından yapılan seçimlerin ardından üye sayısı 736’ya düşürülmüştür. Lizbon Antlaşması ile Parlamento üye sayısının maksimum 751 olmasına karar verilmiştir. AP, siyasi gruplara daha kolay ve daha hızlı bir iletişim olanağı sağlamıştır. Benzer ideolojideki siyasi partilerin aralarındaki farklılıkların azalmasına ve ilişkilerin geliştirilmesine olanak sağlamıştır. gelişmeler neticesinde ilk Avrupa Parlamentosu seçimlerine doğru kurumsallaşma ve organizasyon açısından önemli derecede ilerleme kaydedilmiştir.
Ulusal aktörler, uluslararası sorunların ancak uluslararası işbirliği ile çözülebileceğini görmeye başlamışlardır. Demokratlar ve Liberaller ile birlikte 1965 ve 1973 yılları arasında ise bu gruplara Muhafazakârlar, Komunistler ve Gaulistler de dâhil olmuşlardır. İlk seçimlerden itibaren yavaş yavaş ulusal parlamentolarda temsil edilmeyen siyasi hareketler de ortaya çıkmaya başlamıştır. Grup politikaları konusunda “oy uyumu” olarak ifade edilebilecek grup içi bağlılık zamanla artış göstermiştir. Ulusal partiler, kendi ideolojilerine uygun olarak kendilerine göre Avrupa çıkarları için daha sıkı işbirliği içine girmeye başlamışlardır. Avrupalılık bilinci, siyasi partilerin de Avrupalılaşmasında pekiştirici rol oynamıştır 1979 yılı öncesinde altı olan siyasi grup sayısı 2015 yılı itibari ile sekizdir. Siyasi grup sayısının artmamasının nedenleri çeşitlidir. Yeni üyeler, Parlamento’ya geldiklerinde mevcut gruplara katılmayı tercih etmektedirler. Üyeler, çok uluslu bir yapıda yeni bir siyasi hareket riskine girmektense kurumsallaşmış bir gruba üye olarak statü kazanmayı tercih etmişlerdir. Ayrıca, tek ülkeden grup oluşturmanın kısıtlanması, gruplarda üye ülkelerin en az beşte birinin temsil edilmesi ve en az 20 üyeye sahip olması gibi Avrupa Parlamentosu usul kurallarının gereklilikleri, grup sayısının artmasına engel olmaktadır. Bu nedenlere bağlı olarak Avrupa Demokratik Birliği Grubu Avrupa Sağı Gökkuşağı Grubu Bağımsız Üyelerin Teknik Grubu kalıcı gruplar olmayı başaramamışlardır.
Siyasi gruplar, parlamentonun belkemiğini oluşturmaktadır. Avrupa Parlamentosu, bütün bölgesel ve uluslararası devlet ve kuruluşlar arasında gerçek anlamda ulus-üstü karaktere sahip olan tek kurumdur. Avrupa Parlamentosu siyasi grupları; Parlamento’nun siyasi yetkileri, onların AB Dış politikasındaki retorik rolü ve üçüncü ülkeler ile diplomatik ilişkiler açısından önemlidir. Ülkeler arasında karşılıklı anlayışın geliştirilmesinde ve hükümetler ile temsilcilerin yönlendirilmesinde siyasi grupların rolü büyüktür. Amsterdam Antlaşması’nda Avrupa partilerinin konumu şu şekilde açıklanmıştır (Köktaş, 2002: 14): “Avrupa düzeyinde siyasi partiler Birlik’te bütünleşme faktörü olarak önemlidir. Bu partiler Avrupa bilincinin oluşturulmasına ve Birlik yurttaşlarının siyasi iradesini seslendirmeye katkıda bulunurlar.”
Siyasi grupların esas önemine vurgu yapıldığı bir başka yer ise, AB Antlaşması madde 191’dir: “Avrupa düzeyinde siyasi partiler, Birlik içindeki entegrasyon için bir faktör olarak önemlidir. Onlar Avrupa bilincini oluşturmaya ve Birlik vatandaşlarının siyasi iradesinin ifade edilmesine katkıda bulunurlar.” Siyasi gruplar, AB vatandaşları ile AB Kurumları arasında köprü görevi yürütmektedir. Özellikle 2009 yılında Lizbon Antlaşması ile kırkın üzerinde politika alanında ortak karar alma yetkisinin tanınmasıyla Parlamento ve bünyesindeki siyasi gruplar daha fazla önem kazanmıştır. Siyasi gruplar, Ortak Dış ve Güvenlik Politikası’nda önemli etkisi bulunan AP diplomasisinde yasama, retorik ve aktif rol oynamaktadır. Avrupa Parlamentosu’nda, ulusal parlamentolarda olduğu gibi, bir grubun üyesi olmadan bağımsız olarak rol üstlenen üyeler bulunmaktadır.
1. Konsey ile yasama – yasa geçirme yetkisini paylaşır. Doğrudan seçilen bir kurum olması Avrupa yasalarının demokratik meşruiyetini garanti altına almaya yardımcı olur.
2. Tüm AB kurumları üzerinde, özellikle de Komisyon üzerinde demokratik gözetim uygular. Komisyon Başkanı ve Üyelerinin atanmasını onaylama veya reddetme yetkisine ve Komisyonu bütünüyle denetleme hakkına sahiptir.
3. AB bütçesiyle ilgili yetkiyi Konsey ile paylaşır ve dolayısıyla AB harcamalarını etkileyebilir. Bütçe prosedürünün sonunda, bütçeyi bütünüyle onaylar veya reddeder.


ENES YAŞAR

Yorumlar

Popüler Yayınlar